Beynin motor kontrolünü etkileyen kronik bir nörogelişimsel bozukluktur. Serebral palsi, doğum öncesi, doğum sırasında veya doğum sonrasında meydana gelen beyin hasarı sonucu ortaya çıkar. Kasların koordinasyonunu ve hareket yeteneğini etkiler. Bazen konuşma ve yutma gibi işlevleri de etkileyebilir. Farklı derecelerde ve türlerde görülebilir, yaşam boyu sürebilir ve tedavi gerektirebilir.

Serebral Palsi Belirtileri

Serebral Palsi Kasların normal şekilde gelişmemesi veya kontrol edilemeyen kas sertliğiyle karakterizedir. Vücut hareketlerini koordine etmekte zorlanabilirler. Bu, yürüme, koşma veya diğer motor becerilerde zorluklar yaşamalarına neden olabilir. Sıklıkla denge sorunları yaşarlar.

Yürürken veya ayakta dururken dengesizlik hissiyle kendini gösterebilir. Bu duruma sahip olan bireylerin yürüme tarzı genellikle tipik olmayabilir. Yürüme sırasında topallama, ayakların sürünmesi veya ayakların içe veya dışa dönmesi gibi belirtiler görülebilir. Serebral palsi bazen konuşma ve yutma sorunlarına neden olabilir.

Bu, net bir konuşma yapmakta zorlanma veya yiyecekleri yutma güçlüğü olarak kendini gösterebilir. Bazı vakalarında, normal reflekslerde anormallikler görülebilir. Örneğin, bebeklerde normal olarak beklenen reflekslerin gecikmesi veya eksikliği olabilir. Kas sertliği nedeniyle eklem sıkılaşması (kontraktürler) gelişebilir. Eklem hareketlerinin kısıtlanmasına ve zamanla eklemde kalıcı hasara yol açabilir. Bu belirtiler, genel olarak nasıl tezahür edebileceğine dair bir fikir verir. Ancak her bireyde farklılık gösterebilir.

Serebral Palsi Risk Faktörleri

Bebek erken doğduğunda, beyin gelişimi tamamlanmamış olabilir. Bu da riski artırabilir. Düşük doğum ağırlığına sahip bebekler, bu durumun gelişme riski altındadır. Bebeğin oksijen eksikliği yaşamasına veya beyne hasar gelmesine neden olabilecek zor doğum süreçleri, riski artırır. Hamilelik sırasında geçirilen enfeksiyonlar, bebeğin beyin gelişimini olumsuz etkiler.

Sigara içimi veya alkol tüketimi, bebeğin sağlığını olumsuz etkileyebilir ve riski artırabilir. Bebeğin doğum sırasında veya sonrasında bir anormalliği varsa, bu riski artırabilir. Doğum sırasında veya sonrasında bebeğin yeterli oksijen alamaması, beyin hasarına yol açabilir ve riski artırabilir. Serebral palsi vakalarının bazıları ailelerde birden fazla kez görülebilir. Bu da genetik veya kalıtsal faktörlerin rol oynayabileceğini gösterebilir. Bazı genetik hastalıklar veya sendromlar, riski artırabilir.

Beyindeki enfeksiyonlar veya iltihaplanmalar, riski artırabilir. Doğum sonrası veya bebeklik döneminde beyne gelen yaralanmalar, riski artırabilir. Serebral palsi risk faktörleri karmaşık bir konudur ve her durum farklı olabilir. Bu nedenle, herhangi bir risk faktörünün durumun gelişimine neden olacağı kesin değildir. Ancak bu faktörlerin bazılarının riski artırabileceği bilinmektedir.

Serebral Palsi Tedavi Yöntemleri

Serebral PalsiFizyoterapi yöntemi, kas gücünü ve esnekliği artırmak için fiziksel egzersizler ve manipülasyonlar kullanır. Fizyoterapi, ayrıca yürüme, oturma ve diğer günlük aktivitelerde bağımsızlığı artırmaya da yardımcı olabilir. Bireylerin iletişim becerilerini geliştirmek için konuşma terapisi kullanılabilir. Terapi, konuşma seslerini üretme, anlama, dil becerileri geliştirme konularında yardımcı olur.

Beslenme danışmanlığı, uygun beslenme ve yutma teknikleri konusunda rehberlik sağlar. Ergoterapi, günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığı artırmaya odaklanır. Bu terapi, özellikle bireyin bağımsızlık seviyesini artırmak için evde veya okulda kullanılacak yardımcı araç gereçleri içerir. Bazı durumlarda, serebral palsi semptomlarını yönetmek için ilaçlar kullanılabilir.

Örneğin, kas spazmlarını kontrol etmek için kas gevşeticiler veya nöbetleri önlemek için antikonvülsan ilaçlar kullanılır. Şiddetli vakalarda, cerrahi müdahale bazen kas tonusunu azaltmak, ağrıyı azaltmak için gerekir. Yoga, masaj terapisi, akupunktur gibi alternatif yöntemler semptomları hafifletmeye yardımcı olur. Ancak bunların etkinliği hakkında daha fazla araştırma gereklidir. Serebral palsi tedavisi multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Genellikle bir ekibin işbirliği yapmasını gerektirir. Bu ekip, çocuk nörologları, fizyoterapist, konuşma terapistleri ve diğer uzmanlardan oluşur. Her bireyin ihtiyaçları farklı olduğundan, tedavi planı bireyselleştirilmelidir.